Yağmurlu bar sabah ta yine hüzün kapladı içimi...
Yağmurlu bir sabah ta yine hüzün kapladı içimi....
Seninde içinde çoğu kez, anlamsız bir hüzün kaplar mı?
Sanki bir haberalmış, kötü bir olay olmuş ya da
sevdiğin birini yitirmişçesine...Alınganlaşıverirsin sessizce.
Mutsuzluk bir karabasan gibi çöküverir üzerine.
Ne konuşmak, ne de birini dinlemek istemez canin.
Oysa kimse canini acıtmamış, üzmemiştir seni.
Peki ya, bu içteki hüzün neden?
Bu çatılan kaslar niye?
Hadi itiraf edelim.
Gerçekten içimizi saran, bu davetsiz hüznün anlamı yok mu?
Bir iç hesaplaşma olamaz mı? Belkidebir özlemdir içimizi burkan.
Yitirdiğimiz değerlerdir hasretimiz.
Kanar yüreğimiz ince ince.
Bu güne kaygılıyızdır, yaşanacak yarınlara.
Sorarlar, "Neyin var? ", diye.
Yürekten değildir verilen yanıt...
"Bilmiyorum, içimde nedenini bilmediğim bir hüzün var."
Aslında öylesine iyi biliyoruz ki... Ne var ki o sıra çaresizsindir.
Yağmurlu bir sabah ta yine hüzün kapladı içimi....
Ne dünleri tekrar basa alıp yaşamanın,
ne de bu günü istediğimiz gibi oluşturmanın olanağı yok.
Bizlerde geceye ay gibi yalnız doğduk.
İste hüzün içimizi bir duman gibi sardığı an
...bu yalnızlık öyle derin hissedilir ki…
Senin sesine, seven yüreğine dokunmak geldi içimden ,
sen benden de hüzünlü çıktın.
Her sabah sesine hasret uyanıp çalan telefona vereceğin cevaba sabırsızlanıyorum.
Sen ise kaplamadan içimi sevginle,
bazen ellerinle itiyorsun tüm hasretimi sabırsızlığımı içime.
Varsın it onları en dibe sessiz çığlıklar gibi al birini vur ötekine.
Yinede bunca hüzne bunca çaresizliğe anlatılamayan bu hallerime
SENİ deli SEVER gönlüm özlerim seni yinede
her saniye en yeni eklediğim sevgilerimle...
..bazen kursağım nefes geçişlerime izin vermesede..
Yağmurlu bir sabah ta yine hüzün kapladı içimi....
Yalnızca kendimiz, gene kendimiz varızdır.
Seninde yaşamında, kimbilir ne kadar çok keşkelerin vardır.
Ama neden? Neden rollerimizi,repliklerimizi başkaları belirliyor?
Bu izin niye?
Alışkanlıklara,değerlere bu bağlılık neden?
Ne uğruna, ne adına olursa olsun, yakaladığımız değerlere, öyle değerler ki bizi umutlandıran
..neden, sıkıca sarılmayız?
insan ömrü ne kadar ki yasadığımız çağda Ortalama altmış bilemedin 65 yıl sağlıkla ...
Peki, yasadığımız süreçiçinde kendimiz için, kendi değerlerimizle neyi ne kadar yasayabildik?
"Bu benim ve benim yasamım" diye kaç kez direnebildik.
Hep birilerine izin vermişizdir. Ailemize, sevgilimize, dostlarımıza...
Eh.. O zamanda geriye biraz kalan, bolca adini bilmek istemediğimiz anlamsız hüzünler. Ahlar, uhlar... Benim de içimi o anlamsız hüzün sıkça kaplar. Ağlamaklı hissederim kendimi. Duyduğum özlemdir. Kaybettiğim, yasamdan yitirdiğim sevdiklerime. "Ah" derim, "Ne olurdu yasamda olsaydılar" İstediğim, yüreğimde ki sevgiyi verebilmek onlara. Yeniden yeniden kollarımı hiç çözmeden sarılmak. Peki ya, ya yasayan yitikler?
Halen dokunabileceğim, sesini duyabilip yüzüne öpücükler kondurabileceğim
Kaybettiğim hayattaki ilk tanıdığım kadına...
Kim bilir belki de geriye bıraktıkları sadece yürek eziklikleridir.
Gülmek, ağız dolusu kahkahalarla.
Sanki güneşi içime çekermişçesine sıcacık bakabilmek yasama.
Bazen de bükülen boynumla, düğümlenen boğazımla hüzünlenmek... Ama kime? Neye? ...belkide sadece hüzünlenmeyi hakedenlere…
Sevgiden
..Aşktan
..Özlemlerdendir .
Tüm yaşananlar. Ne Kızılır ölesiye ..Nede uğruna kalpler kırılır.. Sadece ve Sadece sahip olduğun her duyguyla yüreğinin etrafında koşmaktır aslında ..düşünülmez yaşanır...
BuRÇİN Tarkan ŞENGÖNÜL 22.09.2005
Seninde içinde çoğu kez, anlamsız bir hüzün kaplar mı?
Sanki bir haberalmış, kötü bir olay olmuş ya da
sevdiğin birini yitirmişçesine...Alınganlaşıverirsin sessizce.
Mutsuzluk bir karabasan gibi çöküverir üzerine.
Ne konuşmak, ne de birini dinlemek istemez canin.
Oysa kimse canini acıtmamış, üzmemiştir seni.
Peki ya, bu içteki hüzün neden?
Bu çatılan kaslar niye?
Hadi itiraf edelim.
Gerçekten içimizi saran, bu davetsiz hüznün anlamı yok mu?
Bir iç hesaplaşma olamaz mı? Belkidebir özlemdir içimizi burkan.
Yitirdiğimiz değerlerdir hasretimiz.
Kanar yüreğimiz ince ince.
Bu güne kaygılıyızdır, yaşanacak yarınlara.
Sorarlar, "Neyin var? ", diye.
Yürekten değildir verilen yanıt...
"Bilmiyorum, içimde nedenini bilmediğim bir hüzün var."
Aslında öylesine iyi biliyoruz ki... Ne var ki o sıra çaresizsindir.
Yağmurlu bir sabah ta yine hüzün kapladı içimi....
Ne dünleri tekrar basa alıp yaşamanın,
ne de bu günü istediğimiz gibi oluşturmanın olanağı yok.
Bizlerde geceye ay gibi yalnız doğduk.
İste hüzün içimizi bir duman gibi sardığı an
...bu yalnızlık öyle derin hissedilir ki…
Senin sesine, seven yüreğine dokunmak geldi içimden ,
sen benden de hüzünlü çıktın.
Her sabah sesine hasret uyanıp çalan telefona vereceğin cevaba sabırsızlanıyorum.
Sen ise kaplamadan içimi sevginle,
bazen ellerinle itiyorsun tüm hasretimi sabırsızlığımı içime.
Varsın it onları en dibe sessiz çığlıklar gibi al birini vur ötekine.
Yinede bunca hüzne bunca çaresizliğe anlatılamayan bu hallerime
SENİ deli SEVER gönlüm özlerim seni yinede
her saniye en yeni eklediğim sevgilerimle...
..bazen kursağım nefes geçişlerime izin vermesede..
Yağmurlu bir sabah ta yine hüzün kapladı içimi....
Yalnızca kendimiz, gene kendimiz varızdır.
Seninde yaşamında, kimbilir ne kadar çok keşkelerin vardır.
Ama neden? Neden rollerimizi,repliklerimizi başkaları belirliyor?
Bu izin niye?
Alışkanlıklara,değerlere bu bağlılık neden?
Ne uğruna, ne adına olursa olsun, yakaladığımız değerlere, öyle değerler ki bizi umutlandıran
..neden, sıkıca sarılmayız?
insan ömrü ne kadar ki yasadığımız çağda Ortalama altmış bilemedin 65 yıl sağlıkla ...
Peki, yasadığımız süreçiçinde kendimiz için, kendi değerlerimizle neyi ne kadar yasayabildik?
"Bu benim ve benim yasamım" diye kaç kez direnebildik.
Hep birilerine izin vermişizdir. Ailemize, sevgilimize, dostlarımıza...
Eh.. O zamanda geriye biraz kalan, bolca adini bilmek istemediğimiz anlamsız hüzünler. Ahlar, uhlar... Benim de içimi o anlamsız hüzün sıkça kaplar. Ağlamaklı hissederim kendimi. Duyduğum özlemdir. Kaybettiğim, yasamdan yitirdiğim sevdiklerime. "Ah" derim, "Ne olurdu yasamda olsaydılar" İstediğim, yüreğimde ki sevgiyi verebilmek onlara. Yeniden yeniden kollarımı hiç çözmeden sarılmak. Peki ya, ya yasayan yitikler?
Halen dokunabileceğim, sesini duyabilip yüzüne öpücükler kondurabileceğim
Kaybettiğim hayattaki ilk tanıdığım kadına...
Kim bilir belki de geriye bıraktıkları sadece yürek eziklikleridir.
Gülmek, ağız dolusu kahkahalarla.
Sanki güneşi içime çekermişçesine sıcacık bakabilmek yasama.
Bazen de bükülen boynumla, düğümlenen boğazımla hüzünlenmek... Ama kime? Neye? ...belkide sadece hüzünlenmeyi hakedenlere…
Sevgiden
..Aşktan
..Özlemlerdendir .
Tüm yaşananlar. Ne Kızılır ölesiye ..Nede uğruna kalpler kırılır.. Sadece ve Sadece sahip olduğun her duyguyla yüreğinin etrafında koşmaktır aslında ..düşünülmez yaşanır...
BuRÇİN Tarkan ŞENGÖNÜL 22.09.2005





0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home